UZMANINA SOR

İlk ve orta öğrenimini Bursa’da tamamladıktan sonra, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitimine başladı. İtalya’da Messina Üniversitesi Hastanesi ve Hırvatistan’da Rijeka Üniversitesi Hastanesi’nde genel cerrahi ve İspanya’da Barcelona Vall D’hebron Üniversitesi Hastane’sinde ortopedi ve travmatoloji stajı yaptı.

1998’de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Sonrasında Hacettepe Üniversitesi’nde spor hekimliği yüksek lisansı ve yine Hacettepe Üniversitesi’nde spor bilimleri ve teknolojisi-egzersiz fizyolojisi doktorasını tamamladı.

Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sporcu Eğitim ve Sağlık Araştırma Merkezi’nde sorumlu hekim olarak görev aldı. Güreş, kadın basketbol, tekvando ve atletizm başta olmak üzere birçok branşta uluslararası organizasyonlarda A milli takım doktorluğu yaptı ve bu takımlarla birçok başarıya katkıda bulundu.

TC ve KKTC’de bir çok federasyonun antrenör eğitim ve gelişim seminerlerinde dersler verdi. 2008-2018 yılları arasında YDÜ BESYO Antrenör Eğitimi bölüm başkanlığı, 2011-2020 arasında YDÜ Tıp Fakültesi Spor Hekimliği anabilim dalı başkanlığı yaptı.

Halen YDÜ Spor Bilimleri Fakültesi dekan yardımcılığı, YDÜ Spor Bilimleri Fakültesi Senatörlüğü ve Bilimsel Araştırma Projeleri Yönetim Kurulu üyeliği görevlerini sürdürmektedir.

Prof. Dr. H. Ulaş Yavuz FIMS (International Federation of Sports Medicine), ECSS (European College of Sport Sciences), ACSM (American Colllege of Sports Medicine) Türkiye Spor Bilimleri Derneği ve Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu Bilim ve Eğitim Kurulu üyesidir.
Hasan Ulaş Yavuz

Prof. Dr. Hasan Ulaş Yavuz

Sorular ve Cevaplar

Cevap: Selamlar,
Tribulus terrestris'in hayvanlarda sperm sayısını ve testosteron miktarlarını arttırdığı gösterilmekle birlikte insanlar üzerindeki çalışmalarda karışık sonuçlara ulaşılmıştır. Bunun bir çok sebebi olabilir. En belirgin sebeplerden biri yaş etkisi olabilir. Doğal testosteron ve sperm miktarının yüksek olduğu dönemde etkinin de daha düşük olması olasıdır. Yaş ilerledikçe etkinin daha belirgin olması söz konusu olabilir. Yüksek kalitede çalışma sayısının az olması da bir başka neden olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yakın tarihli bir geniş derleme çalışmada her hangi bir toksik etkisi olmadığı raporlanmakla birlikte, gastro intestinal sistem sorunları ve böbrek toksisitesi vaka raporları da bulunmaktadır.
Tribulus terrestris kullanımı sonrası anabolik androjenik steroid kullanımı sonrasında görmeyi beklediğimiz libido yada testosteron üretiminde düşüş gibi yan etkilerin görünmesi, en azından o oranda görünmesi beklenmez.
Daha detaylı bilgi almak için aşağıda linkini verdiğim derlemeyi okuyabilirsiniz.
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC9368143/

Cevap: Mehmet Bey Selamlar,
Kreatin kullanımında genel kabul yükleme ve idame dozlarıdır. Yükleme dozu olarak 5-7 gün, günde 20 gram sonrasında yüksek seviyeleri sürdürebilmek için günde 5 gram önerilir. Bu dozlar vücut ağırlığına ve besinlerle tüketilen protein (özellikle hayvansal) miktarına göre değişebilir. Kullandığınız üründen günde 4 gr kreatin alıyorsanız ve ortalama bir vücut ağırlığına sahipseniz, ayrıca kreatin almanıza gerek yoktur. Karaciğer ve böbrekleri koruma/dinlendirme amaçlı kreatin kullanımına ara verip tekrar başlamak da önerilebilir. Genelde kabul gören uygulama 8 haftalık kullanım sonrası 2-4 haftalık aralardır.
Umarım açıklayıcı olmuştur.

Cevap: Selamlar Yusuf Bey,
Sorularınızdan anladığım kadarıyla besin destek maddeleriyle ilgili oldukça bilgi sahibisiniz.
Ben Hardline Nutrition'a bilimsel danışmanlık yapıyorum. Ürün geliştirme ve içerikle ilgili bllgiler için lütfen üretim departmanına danışınız.
Burada verdiğim ve vereceğim cevaplar spesifik marka ve ürünlere göre değil, etken maddelere göredir. Dolayısıyla etken maddelerle ilgili olası sorun ve önerileri paylaşacağım.
Hangi marka yada ürünü seçeceğiniz sizin kararınızdır. Aksi durum bilimsel açıdan doğru olmaz.

Bildiğinizi düşündüğüm gibi, laktoz intoleransı sütte bulunan temel karbonhidrat olan laktozun sindirilememesine bağlı olarak gelişen bir sindirim sistemi sorunudur.
Bunun nedeni laktozu, glukoz ve galaktoz monomerlerine ayıran ve enerji sistemlerinde kullanılabilir hale getiren laktaz enziminin eksikliğidir.
ince bağırsaklarda sindirimi gerçekleşmeyen laktoz, kalın bağırsağa aktarılır. Kalın bağırsaktaki bakteriler laktozu fermante ederek karın ağrısı ve şişkinlik gibi çeşitli semptomlara neden olan bol miktarda gaz üretir.
Ayrıca emilmeyen laktoz ve fermantasyon ürünleri kolonun ozmotik basıncını yükselterek bağırsaklara su akışını arttırarak ishale sebep olabilir.
Laktoz sütte yer alan bir karbonhidrat olduğundan tüm süt ürünlerinin içerisinde yer alır. Whey proteinleri de peynir altı suyundan elde edilen ürünler olduğundan özel olarak laktozu uzaklaştırmak üzere işlenmedikleri takdirde laktoz bulunduracaklardır.
Temelde 3 çeşit whey proteini vardır.
1. Konsantre whey: İçerikteki yağların ve proteinlerin bir kısmı uzaklaştırılarak protein konsantrasyonu arttırılarak elde edilir.
2. İzole whey: Konstantre whey'in yağ ve karbonhidratları uzaklaştırmak üzere daha fazla filtrasyona maruz bırakılması ile oluşur. Dolayısıyla izole wheydeki laktoz miktarı da çok düşük olacaktır.
3. Hidrolize whey: İzole wheyin hidroliz işleminden geçmesiyle gerçekleşir. Hidroliz temel olarak proteinleri etkileyerek daha küçük pedtidlere dönüşmelerini sağlar. Ancak karbonhidrat ve yağ üzerinde belirgin etkileri yoktur.
Dolayısıyla protein sindirimini kolaylaştırsa da laktoz üzerinde net bir etki beklenmez. İzole ve hidrolize wheyin laktoz içeriği çok düşük olmakla birlikte aşırı laktoz hassasiyeti olanlarda yine de sorun yaratabilir.
Bu nedenle bildiğiniz laktoz intoleransınız varsa size tavsiyem 'laktozsuz' olarak satılan ve güvenebileceğiniz ürünleri tüketmenizdir.
Laktoz intoleransıyla ilgili bir diğer durum da intoleransa neyin neden olduğudur. Genetik yada zamanla gelişmiş laktaz eksikliği neden olabileceği gibi ince bağırsaklarda hasara neden olabilecek enfeksiyon, çölyak hastalığı, inflamatuar barsak hastalığı veya diğer hastalıkların sonucu olabilir. Bu nedenle öncelik konuyla ilgili bir sağlık kuruluşuna başvurarak nedeni öğrenmek ve altta yatan hastalığa bağlı durumda, bu hastalığın tedavisini almaktır.

Bağırsak hassasiyetinden kastınız, Huzursuz (irritabl) bağırsak sendromuysa,
altında yatan nedenler hâlen tam olarak bilinmemekle birlikte toplumun 15% kadarında görüldüğü düşünülmekte ve tetikleyen bazı faktörlerin olduğu bilinmektedir.
Enfeksiyon , gıda intoleransı, lif içeriği düşük beslenme, stres, alkol ve sigara tüketimi, genetik faktörler, psikolojik faktörler bunlar arasında yer alabilir.
Uygun miktarda su tüketimi, lifli besinlerin daha fazla tüketilmesi, egzersiz, stresten uzak durmak önerilebilir.
Yine aynı şekilde altta yatan hastalık durumunda uygun tedavi en önemli yaklaşımdır.
Kişinin sindirim sistemi de dahil olmak üzere herhangi bir sağlık sorunu olduğu durumlarda kullanılacak tüm besin destek maddeleriyle ilgili olarak tedavi ve takibini yapan hekimine danışması büyük önem taşımaktadır.

Umarım açıklayıcı olmuştur.
İlginiz için teşekkürler...

Cevap: Basitçe anlatmaya çalışırsak, L-karnitin aerobik enerji üretimi sırasında yağ asitlerini enerji üretiminin gerçekleştiği mitokondriye sokabilmek için gereklidir. Ancak burada gerçekleşen reaksiyon hızının belirleyicisi özellikle karnitin eksikliğinin görünmediği durumlarda, karnitin miktarı değil, reaksiyonda rol alan bir enzim olan karnitin açil transferaz enziminin aktivasyonudur. Karnitin eksikliği dengeli ve yeterli beslenen bireylerde çok nadir durumlar dışında görülmez. Ancak düşük kalorili diyet, vejeteryan ya da vegan beslenme durumlarında gözlenebilir. Bu durumlarda l-karnitin takviyesi etkili olabilir.
Aksi halde ancak enzimi aktive edecek başka bir deyişle aerobik enerji sistemlerini devreye sokacak egzersizler yapıldığı takdirde L-karnitin ihtiyacı artacaktır. Bunu yapmadığınız durumda fazladan aldığınız L-karnitinden fayda görmeniz mümkün olmayacaktır.

Cevap: Selamlar. Yaş ilerledikçe eklemlerde kıkırdak hasarı oluşmaya başlar. Osteoartrit veya halk arasındaki adıyla kireçlenme denen bu durumda özellikle koşu bandı ya da sert zemin üzerinde koşu ya da sıçrama gibi egzersizler hasarın miktarını artırabilir. Burada kişinin fiziksel fitness seviyesi, vücut ağırlığı, önceki yaralanmaları ve beslenmesi gibi bir çok etken hasarın oluşmasında belirleyici olabilir.
Osteoartrite bağlı ağrının tedavisinde Hidrolize kolajen kullanımının etkili olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur (Örnek bir meta-analiz çalışma olarak, Garcio-Coronado ve ark. 2019).
Glukozamin ve kondroitin sülfat kullanımının da benzer etki gösterdiğini gösteren çalışmalar vardır. (Örnek bir meta-analiz çalışma olarak, Ayhan ve ark. 2024). Grifel ve ark. (2024) da her üç maddenin diz ve kalçada kireçlenmede etkili olabileceğini göstermişlerdir.
Ancak burada önemli nokta ağrının nedeninin belirlenmesidir. Diz ağrısı bir çok farklı nedenden kaynaklanıyor olabilir. Dolayısıyla ağrının nedenini belirlemeden ezbere bir yaklaşım doğru olmaz. Öncelikle ilgili bir hekim tarafından kontrol edilip ağrıya neden olan tanı konmalıdır. Sonrasında hekiminizin direktifleri doğrultusunda hareket etmek en doğrusu olacaktır.
Ayrıca besin destek maddelerinin ilgili maddeye alerjisi olanlarda alerjik reaksiyonlara yol açabileceği de unutulmamalıdır.
Sağlıklı günler dilerim…

Soru sormak için önce Üye girişi yapmalısınız.