UZMANINA SOR
İlk ve orta öğrenimini Bursa’da tamamladıktan sonra, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitimine başladı. İtalya’da Messina Üniversitesi Hastanesi ve Hırvatistan’da Rijeka Üniversitesi Hastanesi’nde genel cerrahi ve İspanya’da Barcelona Vall D’hebron Üniversitesi Hastane’sinde ortopedi ve travmatoloji stajı yaptı.
1998’de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Sonrasında Hacettepe Üniversitesi’nde spor hekimliği yüksek lisansı ve yine Hacettepe Üniversitesi’nde spor bilimleri ve teknolojisi-egzersiz fizyolojisi doktorasını tamamladı.
Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sporcu Eğitim ve Sağlık Araştırma Merkezi’nde sorumlu hekim olarak görev aldı. Güreş, kadın basketbol, tekvando ve atletizm başta olmak üzere birçok branşta uluslararası organizasyonlarda A milli takım doktorluğu yaptı ve bu takımlarla birçok başarıya katkıda bulundu.
TC ve KKTC’de bir çok federasyonun antrenör eğitim ve gelişim seminerlerinde dersler verdi. 2008-2018 yılları arasında YDÜ BESYO Antrenör Eğitimi bölüm başkanlığı, 2011-2020 arasında YDÜ Tıp Fakültesi Spor Hekimliği anabilim dalı başkanlığı yaptı.
Halen YDÜ Spor Bilimleri Fakültesi dekan yardımcılığı, YDÜ Spor Bilimleri Fakültesi Senatörlüğü ve Bilimsel Araştırma Projeleri Yönetim Kurulu üyeliği görevlerini sürdürmektedir.
Prof. Dr. H. Ulaş Yavuz FIMS (International Federation of Sports Medicine), ECSS (European College of Sport Sciences), ACSM (American Colllege of Sports Medicine) Türkiye Spor Bilimleri Derneği ve Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu Bilim ve Eğitim Kurulu üyesidir.
Prof. Dr. Hasan Ulaş Yavuz
Sorular ve Cevaplar
Cevap: Selamlar,
Mide ameliyatları sonrası beslenme şekli hem olası komplikasyonların gelişmesini önleme, hem de istenen etkinin oluşmasını sağlama açısından çok önemlidir. Yapılan operasyona göre farklı öneriler, ameliyatı yapan cerrahın kontrolünde olmalıdır. Burada beslenme önerilerini belirleyecek bir çok faktör bulunur.
Ameliyat üzerinden ne kadar zaman geçtiği, doktorunuzun takviye ürünlere izin verip vermediği önemli belirleyicilerdir. Kullanılan cerrahi yönteme göre, belirli besin maddelerinin emilimlerinde farklılıklar oluşabilir. Ezbere öneride bulunmak sorun yaratabilir. Cerrahınızla konuşup takviye ürünlerle ilgili sorun olmayacağını belirtirse, daha detaylı bilgi verirseniz ona göre yardımcı olabilirim.
Geçmiş olsun
Sağlıklı günler dilerim
Mide ameliyatları sonrası beslenme şekli hem olası komplikasyonların gelişmesini önleme, hem de istenen etkinin oluşmasını sağlama açısından çok önemlidir. Yapılan operasyona göre farklı öneriler, ameliyatı yapan cerrahın kontrolünde olmalıdır. Burada beslenme önerilerini belirleyecek bir çok faktör bulunur.
Ameliyat üzerinden ne kadar zaman geçtiği, doktorunuzun takviye ürünlere izin verip vermediği önemli belirleyicilerdir. Kullanılan cerrahi yönteme göre, belirli besin maddelerinin emilimlerinde farklılıklar oluşabilir. Ezbere öneride bulunmak sorun yaratabilir. Cerrahınızla konuşup takviye ürünlerle ilgili sorun olmayacağını belirtirse, daha detaylı bilgi verirseniz ona göre yardımcı olabilirim.
Geçmiş olsun
Sağlıklı günler dilerim
Cevap: Hasan Bey selamlar,
Muhtemelen bildiğiniz gibi ve basitçe anlatmak gerekirse tip 1 diabet, vücudun insulin üretimindeki eksiklik nedeniyle glukozun (kan şekeri) hücre içine girişinin bozulması ve dolaşımdaki glukoz seviyelerinin artmasıyla (hiperglisemi) karakterize bir hastalıktır. Tedavisinde kullandığınız insülin doz ayarlaması ve zamanlaması doğru yapılmadığı takdirde en korkulan sorunlardan biri olan hipoglisemiye (kan şekerindeki düşüş) neden olabilir. Kan şekerinin yüksek olması hastalığın karakteristik özelliği olmakla birlikte vücut kısa dönemde (akut) hiperglisemiyi, hipoglisemiye göre daha iyi tolere edebilir. Bu nedenle özellikle tip 1 diabet hastalarında hem hiperglisemi (yüksek kan şekeri) hem de hipoglisemi (düşük kan şekeri) aşısından tetikte olmak gerekir. İki sorunla da karşılaşmamak için, özellikle günlük rutine egzersiz eklenmesi yada diyetteki değişiklikler durumunda doz ayarlaması gerekir. Besin destek maddeleri genel olarak enerji metabolizmaları üzerinden etki ettiklerinden kullanımları durumunda mutlaka takibinizi yapan doktorun bilgisini ve onayını gerektirir. Bazı besin destek maddeleri kan şekerinde artışa yol açabilirken bazılarının da kullanılan ilaçlarla etkileşimi söz konusu olabilir. Örnek vermek gerekirse B3 vitamini (Nİacin) kullanımının kan şekerini arttırdığını gösteren çalışmalar varken, ginseng kullanımının insülin yada metformin kullanan hastalarda kan şekerinde ani düşüşlere yol açabileceği gösterilmiştir.
Protein yada aminoasitlerin kullanımı daha basit olarak düşünülebilir. Ancak lisin ve Lizin dışındaki tüm aminoasitler glukojenik etkilidir ve glukoz üretiminde kullanılabilir. Dolayısıyla kan şekerinde yükselmeye yol açabilir.
Uzun lafın kısası hastalığınızın takibini yapan doktorun onayını ve gerekli durumda doz ayarlamalarını yapmadan, ezbere besin destek maddesi kullanımınızı tavsiye etmem.
Umarım açıklayıcı olmuştur.
Sağlıklı günler dilerim
Muhtemelen bildiğiniz gibi ve basitçe anlatmak gerekirse tip 1 diabet, vücudun insulin üretimindeki eksiklik nedeniyle glukozun (kan şekeri) hücre içine girişinin bozulması ve dolaşımdaki glukoz seviyelerinin artmasıyla (hiperglisemi) karakterize bir hastalıktır. Tedavisinde kullandığınız insülin doz ayarlaması ve zamanlaması doğru yapılmadığı takdirde en korkulan sorunlardan biri olan hipoglisemiye (kan şekerindeki düşüş) neden olabilir. Kan şekerinin yüksek olması hastalığın karakteristik özelliği olmakla birlikte vücut kısa dönemde (akut) hiperglisemiyi, hipoglisemiye göre daha iyi tolere edebilir. Bu nedenle özellikle tip 1 diabet hastalarında hem hiperglisemi (yüksek kan şekeri) hem de hipoglisemi (düşük kan şekeri) aşısından tetikte olmak gerekir. İki sorunla da karşılaşmamak için, özellikle günlük rutine egzersiz eklenmesi yada diyetteki değişiklikler durumunda doz ayarlaması gerekir. Besin destek maddeleri genel olarak enerji metabolizmaları üzerinden etki ettiklerinden kullanımları durumunda mutlaka takibinizi yapan doktorun bilgisini ve onayını gerektirir. Bazı besin destek maddeleri kan şekerinde artışa yol açabilirken bazılarının da kullanılan ilaçlarla etkileşimi söz konusu olabilir. Örnek vermek gerekirse B3 vitamini (Nİacin) kullanımının kan şekerini arttırdığını gösteren çalışmalar varken, ginseng kullanımının insülin yada metformin kullanan hastalarda kan şekerinde ani düşüşlere yol açabileceği gösterilmiştir.
Protein yada aminoasitlerin kullanımı daha basit olarak düşünülebilir. Ancak lisin ve Lizin dışındaki tüm aminoasitler glukojenik etkilidir ve glukoz üretiminde kullanılabilir. Dolayısıyla kan şekerinde yükselmeye yol açabilir.
Uzun lafın kısası hastalığınızın takibini yapan doktorun onayını ve gerekli durumda doz ayarlamalarını yapmadan, ezbere besin destek maddesi kullanımınızı tavsiye etmem.
Umarım açıklayıcı olmuştur.
Sağlıklı günler dilerim
Cevap: Ömer Bey Selamlar,
Protein ihtiyacı genel olarak kişinin yaşı, fitnes seviyesi, beslenme alışkanlıkları, antrenman programı vb. bir çok durumdan etkilenir. Protein ihtiyacı antrenman yapmayan bireylerde daha düşükken (ortalama 0.8gr/kg/gün),egzersiz yapan bireylerde (ortalama 1.4-2 gr/kg/gün) önerilmektedir. Dayanıklılık sporcularında bu oranlar yeterli olmakla birlikte, direnç antrenmanı yapan bireylerde kas kitlesinin korunması ve geliştirilmesi amacıyla, özellikle hipokalorik diyet dönemlerinde 2.3-3.1 gr/kg/gün önerilmektedir. Yoğun direnç antrenmanı yapan bireylerde 3gr/kg/gün üzerinde alımların vücut kompozisyonu üzerinde olumlu etkilerini gösteren çalışmalar da vardır. Ayrıca yaş ilerledikçe oluşan kas kayıplarını azaltmak için de protein alımının arttırılması önerilmektedir.
Genel kanı 2gr/kg/gün protein alımının çoğu birey için güvenli olduğudur.
Kişinin eşlik eden bir böbrek hastalığı, geçirmiş olduğu gut atakları, dehidrasyon problemi varsa bu değerlerin özel olarak gözden geçirilmesi gerekebilir.
Böbrek fonksiyonları normal, yeterli sıvı alımı olan bireylerde 1.2 gr/kg/gün protein alımının ürik asit seviyelerinde olumsuz bir etki yaratması beklenmez.
Egzersiz tiplerine göre protein alım önerilerine ilişkin okuma yapmak için
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5477153/ adresinde Uluslararası Sporcu Beslenmesi Topluluğunun konuya ilişkin raporunu bulabilirsiniz.
Umarım açıklayıcı olmuştur.
Protein ihtiyacı genel olarak kişinin yaşı, fitnes seviyesi, beslenme alışkanlıkları, antrenman programı vb. bir çok durumdan etkilenir. Protein ihtiyacı antrenman yapmayan bireylerde daha düşükken (ortalama 0.8gr/kg/gün),egzersiz yapan bireylerde (ortalama 1.4-2 gr/kg/gün) önerilmektedir. Dayanıklılık sporcularında bu oranlar yeterli olmakla birlikte, direnç antrenmanı yapan bireylerde kas kitlesinin korunması ve geliştirilmesi amacıyla, özellikle hipokalorik diyet dönemlerinde 2.3-3.1 gr/kg/gün önerilmektedir. Yoğun direnç antrenmanı yapan bireylerde 3gr/kg/gün üzerinde alımların vücut kompozisyonu üzerinde olumlu etkilerini gösteren çalışmalar da vardır. Ayrıca yaş ilerledikçe oluşan kas kayıplarını azaltmak için de protein alımının arttırılması önerilmektedir.
Genel kanı 2gr/kg/gün protein alımının çoğu birey için güvenli olduğudur.
Kişinin eşlik eden bir böbrek hastalığı, geçirmiş olduğu gut atakları, dehidrasyon problemi varsa bu değerlerin özel olarak gözden geçirilmesi gerekebilir.
Böbrek fonksiyonları normal, yeterli sıvı alımı olan bireylerde 1.2 gr/kg/gün protein alımının ürik asit seviyelerinde olumsuz bir etki yaratması beklenmez.
Egzersiz tiplerine göre protein alım önerilerine ilişkin okuma yapmak için
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5477153/ adresinde Uluslararası Sporcu Beslenmesi Topluluğunun konuya ilişkin raporunu bulabilirsiniz.
Umarım açıklayıcı olmuştur.
Cevap: Samet Bey selamlar,
Her hangi bir rahatsızlık için muayene etmeden fikir bildirmek çok doğru olmaz. Dirsek bölgesinde ağrıya neden olabilecek bir çok neden olabilir.
Tendon yada bağlarda zorlanmaya bağlı hasardan, eklemlerde sürtünmeyi azaltma görevi olan keseciklerin inflamasyonuna (bursit) kadar bir çok neden olabilir.
Kıkırdak harabiyeti gelişebilir.
Eklem ağrılarında sebebine bağlı olmak koşuluyla kollajen, glukozamin ve kondroitin sülfat kullanımının olumlu etkilerini gösteren çalışmalar vardır.
Ancak önemli olan ağrının sebebini belirlemektir. Tanı koymadan tedavi önermek doğru olmayacaktır.
Size önerim konuyla ilgili bir hekime başvurmanız ve uygun tedaviyi almanızdır.
Sonrasında koruma amaçlı takviye düşünülebilir.
Her hangi bir rahatsızlık için muayene etmeden fikir bildirmek çok doğru olmaz. Dirsek bölgesinde ağrıya neden olabilecek bir çok neden olabilir.
Tendon yada bağlarda zorlanmaya bağlı hasardan, eklemlerde sürtünmeyi azaltma görevi olan keseciklerin inflamasyonuna (bursit) kadar bir çok neden olabilir.
Kıkırdak harabiyeti gelişebilir.
Eklem ağrılarında sebebine bağlı olmak koşuluyla kollajen, glukozamin ve kondroitin sülfat kullanımının olumlu etkilerini gösteren çalışmalar vardır.
Ancak önemli olan ağrının sebebini belirlemektir. Tanı koymadan tedavi önermek doğru olmayacaktır.
Size önerim konuyla ilgili bir hekime başvurmanız ve uygun tedaviyi almanızdır.
Sonrasında koruma amaçlı takviye düşünülebilir.
Cevap: Ümit Bey selamlar,
Antrenman yoğunluğunuz ve beslenme şeklinize bağlı olarak destek ihtiyacınız farklılık gösterir. Ancak yazdığınız kadarıyla aldıklarınız çok fazla görünüyor. Bunun temel sebebi bir çok ürünün içeriğinde aynı maddelerin de yer alması.
Örneğin temelde protein tozu aldığınızda proteinler sindirim sırasında amino asitlere parçalanıyor. Dolayısıyla amino asitleri de almış oluyorsunuz. AOL'nin temel etken maddesi olan arginine aynı zamanda NOX2'nin de temel maddesi, yada ZMA'dan aldığınız mineral ve vitaminlerin bir kısmı aynı zamanda multiminerallerin de içeriğinde var. Glutamini hem NOX'den, hem BCAA fusion'dan hem de protein tozundan alıyorsunuz. Dolayısıyla aslında önerilen dozların üzerinde almış oluyorsunuz. Fazla miktarda alınan protein ve mineraller böbrekler üzerinde yük oluşturur. Aynı şekilde karaciğer de metabolizmasını hızlandırmak zorunda kalır. Bu nedenle benzer içeriklere sahip destekleri aynı dönemde almamanızı öneririm.
En başta söylediğim gibi ihtiyaçlarınızı belirleyen yaş, antrenman programı, beslenme düzeni ve içeriği gibi çok fazla faktör var. Ancak belirttiğiniz desteklerin aynı anda kullanılması olası ihtiyacın üzerinde görünüyor.
Umarım açıklayıcı olmuştur.
Antrenman yoğunluğunuz ve beslenme şeklinize bağlı olarak destek ihtiyacınız farklılık gösterir. Ancak yazdığınız kadarıyla aldıklarınız çok fazla görünüyor. Bunun temel sebebi bir çok ürünün içeriğinde aynı maddelerin de yer alması.
Örneğin temelde protein tozu aldığınızda proteinler sindirim sırasında amino asitlere parçalanıyor. Dolayısıyla amino asitleri de almış oluyorsunuz. AOL'nin temel etken maddesi olan arginine aynı zamanda NOX2'nin de temel maddesi, yada ZMA'dan aldığınız mineral ve vitaminlerin bir kısmı aynı zamanda multiminerallerin de içeriğinde var. Glutamini hem NOX'den, hem BCAA fusion'dan hem de protein tozundan alıyorsunuz. Dolayısıyla aslında önerilen dozların üzerinde almış oluyorsunuz. Fazla miktarda alınan protein ve mineraller böbrekler üzerinde yük oluşturur. Aynı şekilde karaciğer de metabolizmasını hızlandırmak zorunda kalır. Bu nedenle benzer içeriklere sahip destekleri aynı dönemde almamanızı öneririm.
En başta söylediğim gibi ihtiyaçlarınızı belirleyen yaş, antrenman programı, beslenme düzeni ve içeriği gibi çok fazla faktör var. Ancak belirttiğiniz desteklerin aynı anda kullanılması olası ihtiyacın üzerinde görünüyor.
Umarım açıklayıcı olmuştur.
Cevap: Selamlar. Günlük protein ihtiyacınızı belirleyen bir çok farklı etken bulunmaktadır. Dolayısıyla ihtiyacın bireysel olarak belirlenmesi gerekir. Protein ihtiyacınızı besinlerden alamadığınızı belirtmişsiniz. Ancak bunu söyleyebilmek için günlük besinle alınan protein miktarını belirlemek, yaş, vücut ağırlığı, fiziksel aktivite seviyesi, beslenme şekli vb. bir çok etkeni hesaba katmak gerekir. Bu durumda hala eksiklik olduğunu görüyorsanız ve BESLENME İLE DÜZELTME ŞANSINIZ YOKSA, uygun dozda ve kaliteli protein ürünleriyle destekleyebilirsiniz.
Cevap: Selamlar. Kronik yorgunluğun fizyolojik yada psikolojik bir çok nedeni olabilir. Kronik bir çok rahatsızlığın en sık görünen bulgularından biridir. Dolayısıyla çözümü ortaya koyabilmek için önce sorunun ne olduğunu belirlemek gerekir. Demir eksikliği, B12 eksikliği, folik asit eksikliği vs. gibi bir çok etkene bağlı kansızlık (anemi) gibi sorunlar yorgunluğunuza sebep olabileceği gibi başka onlarca neden de olabilir. Ya da basitçe gerçekten yorgun olabilirsiniz. Bu ayrımı yapmadan ezbere takviye almak doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Herhangi bir besin destek maddesi kullanmadan önce o maddeye ihtiyacınızın olduğundan emin olmanız en doğru yaklaşımdır.
Yaşınız, sağlık durumunuz, fitness seviyeniz, beslenme alışkanlıklarınız, antrenman ya da fiziksel aktivite düzeyiniz vb. bir çok etken de ihtiyaçlarınızın şekillenmesinde etkili olacaktır.
Yaşınız, sağlık durumunuz, fitness seviyeniz, beslenme alışkanlıklarınız, antrenman ya da fiziksel aktivite düzeyiniz vb. bir çok etken de ihtiyaçlarınızın şekillenmesinde etkili olacaktır.